Kamusal alan fikrine yeni bir alternatif sunmayı hedefleyen Avustralyalı mimar Marshall Bleecher ve Danimarka’nın Fokstrot tasarım stüdyosundan tasarımcı Magnus Maarbjerg bir araya gelerek Kopenhag limanında yüzen ahşap bir ada oluşturdular. Yüzen adalar projesinin ilk ürünü olan ve üzerinde bir ıhlamur ağacının yer aldığı yirmi metrekarelik bu yüzen platform, Kopenhag Adaları adı verilen proje kapsamında ortaya konulan ilk örnek. Tasarımcıları yüzen adanın yüzücüler ve yelkenliler için bir dinlenme noktası olmasını düşündü. Güneşlenmek, balık tutmak ve hatta bahçecilik için de ideal olan proje kapsamındaki bu adalar, yeri geldiğinde bir araya getirilerek küçük etkinliklere de ev sahipliği yapma potansiyelini taşıyor.

Kâr amacı gütmeyen projenin amacı, tasarım aşamasında şehir içinde daha fazla kamusal alan yaratmaktı. Fakat bu hedefin yanı sıra, yükselen deniz suyu seviyeleri ve gelecekte yaşanabilecek çevre sorunları da göz önünde bulunduruldu. Ne de olsa, her iki unsur da şehir yaşamının geleceğini etkileme potansiyeline sahip. Otlar ve ağaçların yerleştirildiği bu adaların kuş ve böcekler için de birer cazibe noktası olması düşünüldü. Şu anda altı metre boyunda ıhlamur ağacının kullanıldığı plana daha sonra endemik bitkilerin de dahil edilmesi fikri benimsendi. Adaların su altındaki kısmında yer alan yosunların ise balık ve yumuşakçalar açısından faydalı olması öngörüldü.
Yapımında geleneksel tekne yapım yöntemlerinin izlendiği adalarda malzeme olarak geri dönüştürülebilen ve sürdürülebilir materyaller tercih edildi. Bu adaların liman civarında istenen noktalara taşınması planlanıyor. Ancak adaların bu çevrede az kullanılan köşeleri canlandırmak üzere stratejik noktalarda demir atmak gibi bir özellikleri de var. Yirmi ila yirmi beş metrekarelik küçük adaların yüzme platformu, yüzen bar ve kafe, yüzen sauna, yüzen park, yüzen bahçe veya yüzen sahne gibi değişik konseptlere sahip olması da öngörüldü.

Yaz döneminde limanın ücra noktalarının da kullanılması böylece ister su sporlarıyla uğraşanlar ister balıkçılar olsun farklı etkinliklerle meşgul olan kişiler için bu adaların hoş birer kaçış noktası işlevi göstermesi hesaba katıldı. Kış aylarında veya festival dönmelerinde ise adalar birleştirilerek kayıklarla kolayca ulaşılabilen etkinlik noktaları halini alacaktı.
Tasarımcılar bu dahiyane buluşları ile ödülden ödüle koşuyor. Bir taraftan da ucu bucağı görünmeyen küresel pandeminin pençesinde insanlık için sosyal mesafe hayat kurtarıcı unsur olarak önemini koruyor. Dolayısıyla, geleceğin çevre koşulları ve değişen kent yaşamı gözetilerek geliştirilen tasarım, bu açıdan da farklı bir değer taşıyor. Kopenhag limanındaki bu yenilikçi proje hakkında daha fazla bilgi almak isterseniz, bu sayfayı ziyaret edebilirsiniz.