Önde gelen müzik dergisi Kerrang!, üç gün önce 55 yaşına basan efsanevi G’n’R gitaristinin doğum günü şerefine arşivden kendisiyle yapılmış bir röportajı paylaştı. Bizi 90’lı yıllara götüren bu röportajda Slash, Michael Jackson, David Bowie ve tabii ki Axl Rose ile anılarını yad etmişti.
David Bowie’nin kostümlerini tasarlayan sanatçı bir annenin çocuğu olan Slash, çocukluğundan itibaren müzik dünyası ile iç içe bir hayat sürdü. 80’lerin sonlarında dahil olduğu G’n’R ile 90’larda sahnelerde fırtına gibi esen müzisyen, kıvırcık saçları, fötr şapkası ve elinden düşürmediği Gibson’ıyla döneme damgasını vurdu. Fakat bu göz alıcı detayların ötesinde inanılmaz bir gitarist ve duygu yüklü sololarıyla gerçek bir sanatçı olduğunu, müzik otoriteleri de kabul ediyordu. 1996’da kendisine gelen bir teklifle G’n’R ile yolları ayrılan başarılı müzisyen, 2000’li yıllarda Velvet Revolver’ı kurdu. 2018’de ise solo çalışmalarına ağırlık verdi.
Dergi arşivlerinden çıkarılarak paylaşılan röportajda Slash bizi 90’lı yılların atmosferine götürdü. G’n’R adını müzik dünyasına altın harflerle kazıdıkları o yılların büyük bir kısmını alkol, uyuşturucu ve aksiyon dozu aşırı yüksek partilerle geçirdiğini belirten müzisyen, yoğun halüsinasyon etkileri altında kaldığı bir dönemde David Bowie ile aralarında geçen bir diyalogun kendisi için anlamlı olduğu söyledi. Dışarıdan gelen yoğun ve hazmetmesi kolay olmayan etkilerin kendisini hassas hale getirdiği gözlemini paylaşan Bowie’nin verdiği tavsiyenin kulağına küpe olduğunu da sözlerine ekledi. Yine de kötü alışkanlıkların yıkıcı etkisine tam anlamıyla dur demesi 2006 yılında mümkün olacaktı.

Axl Rose ile ilgili ilk kaydı duyduğu an kendisine hatırlatıldığında ise ünlü müzisyen, grubun kurucusu Izzy’nin evine getirdiği kayıt sayesinde Axl’ın sesiyle tanıştığını aktardı. Gitar ve davul yoğunluklu bu kayıtta son derece duygu yüklü vokalin etkisinin hissedildiğini söyledi. Dinlediği kayıtta bu tarz bir vokalden beklenmeyen, blues tınılarını taşıyan melodik etkinin şaşırtıcı olduğunu itiraf eden Slash, bir insanın sesinde bunca yoğun melodinin bu kadar doğal bir biçimde bulunmasının oldukça nadir olduğunu sözlerine ekledi. İlk provalarını Hollywood’da gerçekleştirdiklerini belirten sanatçı, o kayıt stüdyosunda yakaladıkları güçlü bağlantıyı o an fark etmediyse bile 20 yılı devirdikten sonra geri dönüp bakınca kimyalarının daha ilk andan tuttuğunu görebildiğini belirtti. Bir yıldız gibi parladıkları o yıllarda havalarından da geçilmediğini itiraf eden Hard Rock efsanesi, kayıt stüdyosuna gayet kendinden emin bir şekilde girdiklerinden ve işlerine karışılmasından hoşlanmayacaklarını, ne yaptıklarını bildiklerini ve zaten kimsenin de kendilerinden daha iyisini yapamayacağını net bir şekilde hissettirdiklerinden bahsetti. Esasen ilk albümden çok büyük bir beklentisi olmadığını paylaşan gitarist, o dönemde kendisi için önemli olanın albümü çıkarmaktan ibaret olduğunu açıkladı. Rock ikonu, grubun roket hızıyla yükselen başarı grafiğinin getirdiği yoğun şöhretle ilgili soruya karşılık ise şöhretin kendisi için çok bir şey ifade etmediği yanıtını verdi. Diğer yandan, nice yetenekli müzisyenin ve sanatçının sahip oldukları üstün niteliklere rağmen baş döndürücü şöhret ve ilgiden etkilendiğine şahit olduğunu belirtti.

Baş döndürmek demişken, 1991 yılında geldiğimizde, Michael Jackson’dan gelen teklifin aklını başından aldığını söyleyen Slash, pop dünyasının kralıyla ilk görüşmelerinin Hollywood’da gerçekleştiğini ve bu buluşmada Jackson’un yanında dönemin büyüleyici oyuncularından Brooke Shields’ın da olduğunu söyledi. Çocukluğundan itibaren ekranlarda görmeye alışkın olduğu bu iki isimle bir araya gelmenin son derece etkileyici olduğunu da belirtmeden geçemedi. Jackson’un Dangerous albümünde birlikte çalıştıklarını aktaran gitarist, efsanevi pop sanatçısının gerçek bir profesyonel olduğunu ve onunla çalışmanın kelimelerle ifade edilemeyecek bir deneyim olduğunu anlattı. Jackson’un yeteneğine hayran kaldığını belirten Slash, sanatçının çevresinin işe yaramaz yardakçılarla dolu olduğunu gördükçe onun için üzüldüğünü belirtti. Ona göre, Michael da bunun farkındaydı ve gerçekten rahat olduğu tek yer sahneydi.
Röportajda geçmişten bu yana kendisini etkileyen çok fazla İngiltere kökenli müzisyen olduğunu belirten Slash, The Who, The Kinks, The Yardbirds gibi gruplardan etkilendiğini not düştü. Bunların yanı sıra Aerosmith’in kendisi ve müziği için büyük bir ilham kaynağı olduğu detayını da paylaştı. Albümlerinin ABD’den sonra İngiltere’de de başarılı olmasının orada doğduğu ve ailesi de orada bulunduğu için kendisi açısından apayrı bir değere sahip olduğunu da vurguladı.
Son olarak Alice Cooper’a duyduğu hayranlıktan bahseden Slash, rol modeli ifadesinden hoşlanmasa da Alice Cooper için söylenebilecek en doğru sözün bu olduğunu itiraf etti. Yaptığı işi çok seven ve onca yılın ardından enerjisinden bir şey eksilmeyen bu büyük müzik adamının bu yoldan gidecek gençler için ideal bir örnek olduğunu sözlerine ekledi.
90’ların müzik dünyasının en önemli isimlerinden Slash ile yapılan ve 55 yaşına girmesi şerefine Kerrang! tarafından paylaşılarak bizleri o yılların klasikler arasına girmiş müzik eserlerine ve tabii ki kendi gençliğimize ve anılarımıza götüren röportajını buradan okuyabilirsiniz.
One Comment Kendi yorumunu ekle